30 Mayıs 2010 Pazar

Bugün kanadı kırık bir martı misafirimiz oldu!

Hilmi Bulunmaz
30 Mayıs 2010


Bugün pazar. Denize çok yakın olduğu için martı seslerinin hüküm sürdüğü Sultanahmet semtindeki evimde rahat rahat oturduğum ve hafta arası kafamda birikmiş yazıları, birer ikişer yayınlamaya çabaladığım en sorunsuz, en dingin ve martı seslerinin en net duyulduğu gün.

Beni tanıyanlar bilirler; beş altı saatlik uyku sürecim dışında, sürekli olarak çalışan biriyim. Bu az uyumanın ve çok çalışmanın çeşitli nedenleri var.

Birçok şubesi olan ve otuz dört yıl önce kurduğum kuyumculuk işyerimin de şemsiyesi altında bulunduğu Bulunmaz Kuyumculuk Yayıncılık Gösteri Sanatları Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi'nin kurucusu, sahibi ve yöneticisi olduğum için, son derecede hareketli bir ticari davranış içerisinde bulunmam gerekiyor.

Bulunmaz Tiyatro'nun kurucusu ve yöneticisi olduğum için, yine sürekli olarak uyanık davranıp yoğun bir çalışma içerisinde bulunmak zorundayım.

Başta www.tiyatroyun.blogspot.com sitesi olmak üzere, birçok Internet sitesinin sahibi ve yöneticisi olduğumdan, hiç ara vermeksizin, belli bir yoğunlukta siyasal ve tiyatral kavga içerisinde olmam kaçınılmaz bir hâl alıyor.

Tüm bu yukarıda sıraladıklarımın dışında ve/ya yanında, hayvanlara olan yoğun sevgim nedeniyle, belli bir mesai harcamam gerektiğini, sanırım belirtmeye pek gerek yok.

Toprak ve Tarçın adlı iki köpeğim var. Bu iki köpeğimin dışında, kendilerine herhangi bir isim vermeyi pek uygun bulmadığım bir kedim ve onun iki küçük yavrusu da cabası.

Bugün pazar. Evimde rahat rahat oturup, hafta arası kafamda birikmiş yazıları, birer ikişer yayınlama çabası içerisindeyken, kuaföre gitmek için evden ayrılan kızım Eylül, ağabeyi Cemal'i telefonla arayıp, kanadı kırık bir martıya rastladığını ve bu martının hemen koruma altına alınması gerektiğini belirtmiş. Cemal, hemen her zaman yaptığı gibi, daha bir düşünce bile geliştirmeden, refleks hâliyle bana seslendi:

"Kanadı kırık bir martı varmış ve bu martıyı hemen koruma altına almamız gerekiyormuş!"

Bu sözü duyar duymaz, kuaför yollarına düşen kızımı anımsayıp kapıya fırladım. Yukarıda fotoğraflarını gördüğünüz ve kırık kanadını sararken sağ bileğimi oldukça derin bir biçimde ısıran ve adını Ebru koyduğumuz bu martı, şu anda, oğlumun arabasıyla bir veterinere götürüldü.

Sonucu ben de çok merak ediyorum!...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder