Hilmi Bulunmaz
26 Eylül 2010
Gün yirmi dört saat yanımdan hiç ayırmadığım kameramla, hem video ve hem de fotoğraf çekebiliyorum. Pek profesyonelce bir kamera olmasa da, benim "belgeci" amacıma gayet net olarak yanıt veren kameram, neredeyse bir organım gibi bana hizmet ediyor...
Seyahatlerimde yanımdan asla ayırmayı hiç düşünmediğim kameram, dünyanın birçok ülkesini ve Türkiye'nin birçok kentini "gezdi". Zaman zaman, "çağdaş ve teknolojik Evliya Çelebi" olarak düşündüğüm kameram sayesinde, okurlarıma, inandırıcı "an"lar sunabiliyorum. Bu da, beni, son derecede memnun ediyor...
Yukarıdaki fotoğrafı, Çemberlitaş tramvay durağının hemen oradaki eczanenin önünde çektim. Dört yol ağzını "süsleyen" sinyalizasyon ışıklarının altına sığınmış bir durumda hüzünlü bir görüntüyle, âdeta ilgi çekmeyi bekleyen, alışılmış ölçünün ötesinde büyük ve kanıksanmış sararmanın dışında bir sararma sancısı yaşamış bulunan bu çınar yaprağı, insana şiir yazma isteği aşılıyor...
Dünyanın birçok ülkesini ve Türkiye'nin birçok kentini gezen ayağım, bu hüzünlü çınar yaprağının yanında, sanki bir bebek ayağı gibi küçücük ve çaresiz kalıyor. Henüz Kahramanmaraş ve Gaziantep'in yollarını arşınlamış bulunan yorgun ayaklarıma zayıflık duygusu veren bu görkemli çınar yaprağının görüntüsünü, sizlerin de görmenizi arzu ettiğim için, yayınlama ihtiyacı hissettim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder