26 Ocak 2010 Salı

12 Ocak 2010 Salı

Gül, toprağında güldür!

Gül, güzel bir çiçektir. Gülün güzelliği, toprağından aldığı özgürlük duygusunda yatar. Gül, toprağında güzeldir. Gülün güçlü kokusuyla umutlanmak isteyenler, onu dalından kopramayı asla düşünmezler. Çünkü bilirler ki gül, koparılıp bir sevgiliye sunulduğunda, kısacık bir ömre yazgılanır. Gülün, özgürlüğünü elde ettiği toprağından koparılıp ömrünün bir kelebek gibi kısaltılarak bir sevgiliye sunulması, sevgilinin kısık gözlerinin hızla açılıp, aşkının dev okyanus dalgaları gibi kabarmasına neden olmasına karşın, gül hızla solar. Gülün hızla solması, aşkımızın trajik bir hâl almasına neden olur. Gül hızla solunca, sevgilinin gözleri, eskisinden daha çok kısılıp, körlük duygusunun girdabına tutsak olur. Toprağından koparılan gülün tüm umutları, toprağın altındaki karmaşık hayata karışmaya başlar. Artık, Hades işbaşındadır!

Aşkınıza bir gül sunacaksanız, onu toprağında kök salmış bir gülün yanına götürün. Yani gülü ona değil, onu güle götürün. Torunlarının sıcak ilgisine hasret bir nine gibi kendisini koklayacak yürekleri bekleyen gül, tapınaklardaki durağanlığın sessizliğini yapraklarında gizlediği senfoniyle bozmak için sevgiyi yüreğinden taşıran aşıkların ilgisini bekler. Nasıl ki torunların, ninelerini bekletmemeleri gerekirse, siz de gülün topraktaki hâlini bekletmeyin. Gidin ve koklayın. Unutmayın; gül, toprağında güldür!

Hilmi Bulunmaz
12 Ocak 2010
www.tiyatroyun.blogspot.com
tiyatroyun@gmail.com

11 Ocak 2010 Pazartesi

İsmail Demirhan

Güncelleme 11 Ocak 2010: hilmibulunmaz.com sitesinden alıp aşağıya aktardığımız "İsmail Demirhan" başlıklı yazıyı, birkaç küçük tuş darbesiyle güncelleştirdik. Yazının ilk hâlini okumak isteyenler, aşağıda verdiğimiz özgün linki tıklayabilirler! (HB)



***



Hilmi Bulunmaz
27 Mayıs 2006


İsmail Demirhan, tam bir insan. Bedenine hiçbir hile karışmamış. Art niyetsiz. İstese de yanlışlık yapamaz. Merak etmeyin, zaten yanlışlık yapabilecek bir donanımı yok. Hatasız. İnsani değerleri daima ön planda tutan İsmail, insanlığa karşı suç işlemeyecek insanların başında geliyor…

Dağıstanlı. Sert iklimin insanı. Ülkemize uyum sağlayabilen önemli kavimlerden birine ait bir kişi. Yalova kentinin Güney köyünden. İstanbul kokan bir yapısı var. Kısaca mozaik sözcüğüne en yakın insandır İsmail.

Çok uzun yıllardır tanımama karşın, hiçbir zaman yüksünmediğim, bana ve hiç kimseye yük olmayan temiz yürekli insan olan İsmail, değer verdiğiniz her şeyinizi teslim etmekten erinmeyeceğiniz biridir.

İsmail, profesyonel kuyumcu, amatör borsacıdır. Peki, profesyanel borsacı olabilecek denli parası var mı? Bilmiyorum. Olduğunu sanmıyorum. Ancak her gün merakla, tüm dünya borsalarını yakından izler ve çevresindekilere de borsa konusunda yorum yapmadan duramaz.

Ben Galatasaray taraftarıyım; İsmail Fenerbahçeli. Ezeli rakipleri tutsak da, çok iyi anlaşan iki yoldaşız. İyi anlaşmamızın birçok nedeni var. En büyük nedeni, ikimizin de art niyetsiz olmamız. Hiçbir insana önyargı yada art niyetle asla bakmayız.

Sözünün eri olan İsmail, en yoksun ve yoksul anınızda bile yanınızda olmaktan kaytarmaz. Aslında hiçbir konuda kaytarmaz. Tam bir emekçi. Emekçi kimdir?.. Sorusuna en iyi yanıt; İsmail’dir.

Altın madenini işlerken, ona verdiği güzellik ve alın terinin dokunduğu yer daima dillerde dolaşan İsmail, Kapalıçarşı’nın mihenk taşıdır. O ne derse inanılır. Onun gittiği yoldan gidilir. Yemek yediği kaptan yenilir.

Bana, bize ve herkese son derecede yararlı olan İsmail, toplumsal uzlaşmanın anıtı gibi biridir. Onun bulunduğu yerde kendiliğinden güzellikler oluşur. Toplumun ilerlemesi için gerekli olan barışçıllık İsmail’in gülücüğüne gizlenmiş bir tomurcuktur.

(Kaynak: hilmibulunmaz.com)

Not: Fotoğrafı, 11 Ocak 2010'da çektim. (HB)

8 Ocak 2010 Cuma


Vandalların egemen olduğu "İstanbul Kültür Dükalığı"nda, bu Vandallığı protesto eden "anonimleşmiş birinin", taş kızın sepetine bıraktığı karanfiller!

Türkiye'nin siyasal başkenti Ankara, ekonomik ve kültürel başkentiyse İstanbul'dur. "Darbeler Cumhuriyeti" olarak varlığını sürdüren Türkiye, "İstanbul Kültür Dükalığı" sayesinde, bu darbeciliğini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmek istiyor. Türkiye'nin egemenleri, âdeta kuvözde yetiştirdikleri kendilerine ait kültür adamlarını, İstanbul'un daraltılmış alanlarına "tutsak" ederek, hem Türkiye'nin kültür coğrafyasını ve hem de kendilerinin soluk alanlarını sürekli olarak tık nefes hâle getirmeye çalışıyorlar.

Elmanın çürüyen yanı olan "İstanbul Kültür Dükalığı" içerisindeki kültürcülük oynayan kişiler, diyalektik yasa gereği, emekçilerin kültürel geleceklerini hızla imha etmek isterlerken, aslında kendileri şimşek hızıyla yok oluyorlar.

Halk ise, daraltılmış alanlara tutsak edilmek istenen kültürü, kendi olanaklarıyla zenginleştirmek için her türlü yola başvuruyor. Yukarıda gördüğünüz fotoğraftaki taş kızın sepetine bir kırmızı ve bir de beyaz karanfil yerleştirme inceliğini gösteren "kimliksiz kişi" yada "anonimleşmiş biri", tüm Vandalca saldırıların acımasızlığına karşın, içimizdeki gelincik tarlasına yağmur yağdırıyor!

Hilmi Bulunmaz
8 Ocak 2010
www.tiyatroyun.blogspot.com
tiyatroyun@gmail.com