29 Aralık 2009 Salı

27 Aralık 2009 Pazar

25 Aralık 2009 Cuma

22 Aralık 2009 Salı

İzmir'deydim...

Gerçek yaşamı daha derinden algılamak için gezdiğim yerlerin ruhunu aktarma düşüncesinde olduğumdan, sanal âlemde de olsa, bir seyâhatnâme yazma derdine düşmeme karşın, bölük pörçük notlarla durumu geçiştirmeye çalışıyorum.

Zaman... Ah, o "zaman" denen tılsımlı sözcük! Hızla akıp giden ve bir türlü parmaklarımızın arasında sımsıkı tutamadığımız soyut kavram. Evet, zamanı çok iyi kullanabildiğimi, onu somut bir duruma dönüştürebildiğimi rahatça iddia edemem. Koşullarımın sağladığı olanağa sırtımı yaslayarak, kendimi ülkeden ülkeye, kentten kente, kasabadan kasabaya, köyden köye atabilmeme karşın, belgeleme yeteneğimi istediğim gibi geliştirebilmiş değilim.

Gerçeğin somutluğunu dağarcığıma katabilmek için, "zaman" denen soyut kavrama ihtiyacım var. Aynı anda, birçok alanda birden çalışma yürütmem, zamanı algılayamama korkusuna neden olabiliyor. Zaman olgusuna kafa yorup, bu olgunun işlevselliğini somutlayabilmek için, çalışmalarımın başına mutlaka sanatsal olanları yerleştiriyorum. Özellikle tiyatro sanatıyla olan yakın ilişkim, beni düşsel, düşlemsel, düşünsel, düşüngüsel... yolculuklara sürüklüyor. Düşsel yolculuklardan yorulduğumda, fiziksel yolculuklara başvuruyorum. Daha önceleri onlarca kez gezmeme karşın, dün bir günlüğüne de olsa yeniden gezdiğim İzmir, seyâhatnâme zincirimin küçük bir halkasıydı.

İstanbul'daki yaşamın her alanında ve her anlamda buz gibi ilişkilere teslim edilmek istendiği bir süreçte, bir günlüğüne de olsa kendinizi, İzmir'in ılık rüzgârının sürüklediği sıcak ilişkilere bırakmanızı özellikle ve mutlaka öneririm.

Hilmi Bulunmaz
22 Aralık 2009
www.tiyatroyun.blogspot.com
tiyatroyun@gmail.com